Renault 19 EUROPA 1998 model , enjeksiyonlu. Mis gibi.

el arabası 1.1 tdi

a kasa opel vectra mümkünse 2000 motor offf

nikon d4 alırdım. yanına da bi 24-70 nano..
yeminle o parayı 1 ayda çıkartırım.

ben olsam şöyle bir şey alırdım herhalde

www.sahibinden.com

tam bir sene önce senle aynı durumdaydım.palio 1.4el gazlı aldım.halen idare ediyorum.

twingo ya da ka da ihtimaller dahilinde, bütçe çok küçük olduğu için fiesta bile gelmiyor. kriterlerinizin hepsini karşılayabilmeninse mümkün olmadığını düşünüyorum. çok zorlamayacaksa 5 bin daha koyup öyle deneyebilirsiniz daha iyi bir araba almayı.

hacım sahibinden İlan No 50475133 bu kasalara bak derim ben model yüksek tek kapı diye ucuz olmadı 4 kapı isterim dersen ford escortlar iyidir ya da europa +1

bence palio lara bir bak. üstelik parada arttırırsın.

bi aralar dünya göz çok iyiydi ama sonraları işi ticarete döktüler iyice falan dedi giden arkadaşlarım ama lazer yaptıracaksan aletin kalibrasyonunu falan önemli bende olmayı düşündüm bi ara sonra vazgeçtim dünya gözde olanlar memnun fakat 4 sene falan oldu tedavi olalı

kornea falan zarar görüyormuş, katarakt olsa ameliyat olunmuyomuş gibi şeyler duymuştum lazerle ilgili. ben de yaptıracaktım da vazgeçtim. hala kararsızım mesela. fikrimi söliyim dedim.

istanbul cerrahi merkezi sinan bilmem ne. bu işin piri bu adamdır.

sinan göker, evet piri.

bu katarakt ile ilgili duyumları ben de almıştım da hani sadece duyum dedim. ispatlanmış bi zararını da okumadım ya da duymadım henüz. belki bir duyan, gören, eden vardır diye sorayım dedim.

ben birkaç sene evvel dünyagöz'de çizdirdim. ve 1 buçuk yıl sonra problem tekrarladı.
benim gözümün biri 1,75 diğeri ise 2,35ti. şu anda yine bozuk gözlerim. otobüs dibime glene kadar göremiyorum numarasını.
tekrar yaptırmak istedim ama sonra vazgeçtim. tekrar ediyor.
hatta benden bir ay sonra babam da yaptırdı ve onunki de tekrarladı. şu an gölük kullanıyor o.

açıkçası tavsiye etmiyorum. dünyagöz iyidir falan diyoprlardı ama hiç de değil yani.

lens al amaan boşver.

pek fazla lens kullanma taraftarı değilim. gözlük çok daha pratik lense göre.

10 sene kadar önce yaptırdım. o günden beri maşallah, tahtaya vurun mükemmel gözlerim. en ufak bir rahatsızlığım olmadı.

doktorum prof dr murat öncel. operasyon dünya göz hastanesinde yapıldı. herkese de tavsiye ederim.

gr işini bilmem ama bende reedpad2 var. iş görüyor.

www.dealextreme.com

ilk başta çok ihtimam göstermemek lazım. ilerki vakitler aynı özeni göstermeyeceğiniz için koymaz.
gece motorun kapalı kalması problem yaratmaz. ayrıca gece, akvaryumun ışığını kapatmanızı yahut çok mat ve düşük voltajda bir aydınlatmayı tercih etmenizi tavsiye ederim.
süs balığı ama ne? bir cinsi büyütmeye gayret gösteriniz. tankın hacmi bunun için belirleyici bir faktördür. 30 litrede en fazla canlı doğuran beslenir. onun dışında belki çiklid...
ben hastalığı fark etmesini bilmiyorum. neticede heyvanın derisinde beyaz benekler varsa heyvan hastadır.
damla olayı... her tank sirkülasyonunda birkaç damla atmak yeterli gelir. mor renkte bir damla vardı. onunla tankı yıkıyorsunuz. ayrıca eski suyun % 20'sini yeni suya dahil ediniz.

klor giderici ve sair kimyasalları gerekmedikçe kullanmayın, akvaryumunuz küçük bu yüzden sudaki kimyasal fiziksel değişiklikleri tamponlama kapasitesi düşük, her hafta 1/3 oranındaki suyunu en az bir gün bekletilmiş su ile değiştirin(tamamını değiştirmek sakıncalıdır) filtresini sık sık temizleyin(küçük bir içten takma ise 2 haftada bir, dıştan takma ise 2-3 ay iyidir) filtreyi de sabun vs gibi kimyasallarla temizlemeyin, ufak bir mango kökü su özelliklrinin iyileşmesine fayda sağlayıp görünümü de güzelleştirebilir.(filtre 7/24 açık olmalı)

suyu bittikçe tamamlamak da doğru değil çünkü suda balıkların atıklarından kaynaklanan zehirli maddeler birikir, buharlaşanın yerine yeni su koyarsanız zehiri konsantre etmiş olursunuz, bir miktar su çekip yerine buharlaşanı da tamamlayacak kadar yeni su koymak gerekir.

arkadaş biriniz de şehir mehir yazın la.

Bakirköyde Evren Saat var. Dediklerini orda uygulayabilirsin.
Ayrica ben nette 1100 liralk Tissot Visodate Heritage otomatigimi orada 700`e aldim. Lpi garantili tabiyatiyle...

ya da yakın çevrede neresidir oturulabilir heh burası iyidir dediğiniz...

goo.gl

cok kotu bir sey soylemek istemem ama bence edilebilir bir yer degil. ben atakoy'de oturuyorum, gorece yakin. heh burasi iyidir diyorum.

bağcılarda oturuyorum. imkanım olsa siktir olur giderim. insanı insan değil. ak hayvanları yüzünden. ya anasını sikiyim en iyisinin sakın gelme buraya.

istanbulun varoş semtlerinden biridir. her yer oturulabilirdir birileri oturuyorsa, sizin gelirinize sosyal durumunuza bakar.

şu an nerde oturuyosun? belki ona göre cevap vermek daha doğru. zeytinburnu'ndan gidiyorsan çok problem değil. caddebostan'dan, bostancı'dan gidiyorsan büyük problem. gibi.

ikamet edilebilir bir yer değildir.
insanı saygısızdır.
sokaklarda geceleri pkk'lılar yürüyüş yapar.
okulları kalitesizdir.
ulaşım problemlidir.
sosyal hayat yoktur.
mutlu insan bulamazsınız.
...

Bir ihtimal Güneşli'de barınabilirsin.

200 tl fazla ver, merter de otur.

arkadaşım bağcılar meydana yakın oturuyor,eleman burdan kaçmak için deli gibi ev arıyor.
yaşanılacak bir yer değil!

Hayattan soğursun.

ruhun daralır.

o fiyata dijital slr yok. ikinci el 350d bulunabilir.

kalp piliniz filan yoksa olmaz. vakit ve para kaybina yol aciyor sadece.

vücutta metal bişey yoksa olmaz. 30-45dkda biter zaten

Beyin MR 8 dk. sürer.

emin ellerde zarari yok, hatta anlamayan birinin bile insana zarar vermesi mumkun degil, ama bir sekilde override edince yuksek SAR degerleri elde edip vucut isisini yukseltmek mumkun. sequence'ina gore degisir bu arada manyetik rezonans suresi. tek basina diffusion tensor imajini cektiginizde 15 dk surer mesela. ama gradient + t1 + fast-spin echo + t2 hepsi beraber 15 - 20 dk fln oluyor.

bu firsattan istifade sormak istiyorum. cig kofte neden etsiz yapilir ki?

boylr olunca bulgur koftesi olmuyor mu?

hatta kisir??

avrupa birliğine girebilmek için etsiz çiğ köfte diye bir şey var diye duymuştum dün tv'de. herkes de memnundu. ben mesela normal çiğ köfteden daha çok beğeniyorum. ama hergün yersen mideyi delebilirsin. bende ülser var mesela 2 gün üst üste yediğimde ağrı oluşuyor hemen. sen şu an sağlam olduğundan fark etmiyorsundur ama öyle devam edersen sende ülser olabilirsin.

basur, kalın bağırsak rahatsızlıkları vs.

demo indirip dene önce.

indirmekle uğraşmim diyorum gidip alıp oynicam.?

demo denemezsen gidip alıp oynayamayabilirsin ama.

torrent den indirirsin. illa para vereyim diyorsan başka tabi. alırken yada indirmeden önce min. konfigüraasyonu yazarla onları okuduktan sonra karar verirsin

ya da bilgisayar oyunu çalıştırabilir mi diye test eden siteler var. bitanesi bu
www.systemrequirementslab.com

işlemci ve ekran kartın zayıf. uğraşmayın.

512mb ram ve 256 ekran karti ile simulatoru kullanmayi gectim kuramassiniz bile. 2gb ram ve minimum 512mb ekran karti(payla$imsiz) ile ancak kullanilabilmekte bu simulator. Ama donanimi yukseltirim derseniz fsx i kesinlikle oneririm. 3 senedir yakla$ik online ucu$ yapiyorum, inanilmaz bir keyif.

Detaylar icin;

www.bilgisozluk.com

Tylol hot+ağrı kesici bir ilaç.

Arkadaşlar ilaç bilgisi olmayanlar lütfen böyle önerilerde bulunmasınlar! Tylol hot yüksek oranda parasetamol içerir. Yanında ekstra ağrı kesici alınmaz. Siz gidin bir eczacıya danışın buralarda öneri aramayın.

imuneks (bağışıklık güçlendirici maya içeren takviyedir kendisi)
pharmaton (vitamindir kendisi)
bol ama gerçekten bol su içmek bitki çayı içmek (ihlamur ve favori antiseptik adaçayı) (baş ağrısı azalır toksin atılımı artar çok sık tuvalete gideceksin ama daha kolay toparlanırsın)

bunun yanında tok karnına parasetamol içeren bir şeyler alabilirsin tylol olmasın ama hazır halsizken uyumayada başlayabilirsin bünye sağlam dersen tabi sen bilirsin..

eczaneden ya da sağdan soldan ağrı kesici ateş düşürücü al iç

anneanne önerisi gripin +rep

İşten izin al eve git bir güzel yat uyu.

yakınlarda sağlık ocağı varmış, öğle arasında gittim. gitmeden bi tavuklu hazır çorba içtim iyi geldi biraz. doktor augementin, benical cold ve minoset verdi. şimdi de nane limon çayı içiyorum.

@falloutera en güzel yöntem o biliyorum ama sabah da dişçiye gitmek için izin istemiştim zaten, pek mümkün değil yani.

ilaç kullanmak istemiyorsanız ve öksürük başlamamışsa nane limon+dinlenme.

mantikli degil.
o parayla evlenince bana 4-5 ps3 oyun alabilirsin veya tv mi buyutmeme yardim edebilirsin.
saygilar.

not: pes 2011 cikti askim.

selamlar.

bence de mantikli degil ama sevgilinin one surdugu sebeplerden degil :) alma ona pes 2011 falan.

nokia n79 artik eski teknoloji kabul ediliyor ki oyle bence de. wirelessi var ama internette gezinmenin o kadar keyifli oldugunu soyleyemeyecegim.

nokia e71 veya biraz daha para ayrilabilirse nokia e72 tercih edilebilir *bence*. burada kullanilacak amac onemli pek tabii ki. cok mesaj, internette rahat gezinme vs ise yukarida saydiklarim. onun disinda baska amaclar varsa bilemeyecegim.
yalniz nokia e serisini eline almadan internetten siparis verme. cunku bazi kisilere cok tombul ve buyuk gelebiliyor =)

bunlar disinda sony ericsson'unda bazi modelleri var ama bilmiyorum sony alma dusuncesi icinde nasil hisler uyandirir.

sayet kullanim amacini daha net belirtecek olursan farkli model onerilerinde bulunabilirim.
ayrica iphone almayarak iyi yapiyorsun, bazilarinda var da nolyor? :p

ahahah

oncelikle bak,
(bkz: senin adamın gol diyo)


daha hic elini dokunmadigi, bilmedigi bir telefon. wireless var diyor ama ne kadar duzgun kullaniliyo mechul iste. ayrica iphone olmasin tamam ama ondaki email kullanma olayi gibi kolay mi n79'da da?

aaah ah. sakalim da var.

350 liraya e63 aldım.
her işinizi görür. piyasada azıcık araştırmayla bulunabilir.
tavsiye ederim.

@entra'cım, 600 bıle cok fazla gelıyor bana o yuzden daha pahalı modellere hiç bakmıyorum. bu N79'un hem tasarımını begenmıstım hem de ozellıklerını gorunce e daha ne olsun demıstım. ama dedıgın gıbıyse yanı wıreless ı kullanışsız ise bi daha dusunmek lazım... bulabılırsem satan bı yer ıncelıcem :)
@latravma, hakkaten pes! :)
@haggi, e63 ü tanımıyorum pek incelicem, saolun..

bankaya git b tipi yatırım fonu al. ne akar ne kokar...

mahallenin delisi +1 (b tipi likit fon)

ne akar ne kokarsa değerlendirmiş olmuyorsun yalnız, yastık altında duracağına bankada duruyor sadece.

@baldur; değerini koruyorsun bu durumda, aksi takdirde kaybın oluyor. paranın zaman değeri

altın al

sakın altın, dolar ya da euro alma. ben de çok yardım edemem ama 3ü de sürekli dalgalı. türk lirası kalsın, maksimum 30 lira faizlerden kaybedersin 6 ayda.

altın çok can yaktı özellikle. 2000 liralık altın almıştım martta bir baktım nisanda satınca 250 lira kaybediyorum. yükseldi, ufak bir zararla sattım. satmasam iyice hiç oluyodu.

kapı gibi raporun varsa ve raporları inceleyip ikna edici bulurlarsa (ki büyük ihtimal bulurlar) verirler çürüğü. boşuna kestaneyi çizdirme şimdilik :)

(bkz: pembe tezkere)

ayrıca www.radikal.com.tr

edit:link sözlükten alıntıdır.

@mrtksn
akademik kariyer niyetim yok; lisans bana yetecek gibi görünüyor. ki onu yapsam bile sonrası var.. mcdonald's + göz olayları da zor; turp gibiyim.
@sakingitarist
raporlar var da, hangi raporlar çürük için geçerli bulunur ki; masaba$ı i$ de verebilirler bu durumumda, benim niyetim hiç gitmemek.
@herkes
kestaneyi çizdirme niyetim yok da, aktif halde olunca da geçerli mi merak ediyorum. askerlikte yakalanırsan ceza alıyormu$sun, ya öncesinde kanıtlarsan gitmeme durumu yok mudur; yok mu aranızda/tanıdık bi askeri doktor neyin :(

mühim not: kimseyi askerlikten soğutmak da istemem; ya$asın tsk, ya$asın askerlik! helololo

duhül halinde (belli olduğu) resim istiyorlar. pasif olarak resim gösterip yırtan var aktif olunca oluyor mu? bilmiyorum ve sanmıyorum.

aktifte de yırtamama durumu var bence :)

umarım askere gidersiniz ve şansınıza da doğu'da bi karakol çıkar.

@ahtapotsalatası
umarım ölürsün.

yurtdışı olayı var hafız. 3 yıl falan yurtdışında resmi olarak çalışınca bedelli var 28 gün.
bi de abartmaya gerek yok ya. 5 ay işte. zaten kafan meşgul tıkır tıkır geçiyo zaman. kitap falan okursun bol bol.

@dorian greyfurt
hiç olmazsa ona giri$eceğim de ($artlar elverirse) saçıma (yıllardır uzatmı$ım) zarar gelsin istemiyorum. hadi onu geçtim, bi de nereye dü$eceğin muâllâk; garip bi yerde ahtapotsalatası kıvamında bi komutana denk gelebilirsin. 'ü$üyoruz reis' kıvamında ölme/öleyazma ihtimalimi bile göze alamıyorum.

@bunch of
counter falan oyna sen, 5 numaralı silah vardı orda çok iyiydi; sonra n'ooldu bilmiyorum :/

bence boşuna hayal kurmayın, gidip yapacaksınız o askerliği.
migren, karaciğer ile falan bırak çürüğü, eğitimden bile yırtamazsınız (acemi birliğinde yaptım askerliğimi, 4 dönem gördüm, kimler geldi aklınız şaşar). yurtdışı da alt kattaki bakkal değil, öyle her canınız istediğinizde gidip istediğiniz kadar kalamazsınız. cinsel ilişki olayını ise şakasına söylediğinizi farzediyorum.

@turkish tekila
ye$il pasaportum ve iyi derecede ingilizcem var; gider çalı$ırım. benim için askerlikten çok daha kolay ve keyifli bir süreç olacağından da $üphem yok. çalı$ma iznini de alınca çatır çatır çalı$ılır; ki bunun ardından tam muafiyet söz konusu olsa imkânlarımı da zorlarım hiç dü$ünmeden. askere gitmemek de hayalperestlik falan değil; mümkün bu belirli $artlarda, ben de o $artları ara$tırıyorum.

toplumu askerlikten soğutmak hukuki bir suçtur.

@0dy
+rep
bunun için yukarıda askerliğin ne kadar iyi bir $ey olduğunu, tsk'yı ne kadar sevdiğimi belirttim. 'mühim not: kimseyi askerlikten soğutmak da istemem; ya$asın tsk, ya$asın askerlik! helololo' $eklinde; soğuyosa toplumda vardır bi $ey.
benim sağlık problemim olduğu için yapamayacağımı dü$ünüyorum ne yazık ki :( gönül ister yapmak; ama fizyolojim elvermiyor. cinsel tercihlere saygı duymamak, ayrımcılık yapmak vs. de insan haklarına aykırıdır; suçtur.
(bkz: masum değiliz)

@ateistanbul gel beraber resim çekilelim ikimiz de yırtalım. ikimiz de tanımıyoruz birbirimizi, ibne de değilim lan gülme. ben de üniversite mezunuyum ama 5.5 ay da çok. yurtdışına gidecem bende olmazsa. ama resim onlarda kalıyosa yandık.

yurt disina yuksek lisans vs. egitim gibi biseyle gitmeyi dene, sonra oralarda is falan ayarlamaya calisirsin. yesil pasaport ve ingilizce calisma izni almani kolaylastiracak seyler degil. bir de 3 sene calisinca dovizli yapabilirsin ama askerlikten sonra da donup 6 ay mi 1 yil mi ne calisman gerekir. tekrar edeyim ki yurtdisinda bir yerden calisma izni almak bir hayli zor / imkansiza yakin eger cok ozel bir konuda uzman vs. degilsen.

@shell :)
orada 5.5 ay'ı da çok bulan insanları gördükçe mutlu oluyorum; insanlar çok normalmi$ gibi kanıksamı$ genelde. + ben de ibne değilim hocam. olmayı da dü$ünmüyorum; ama 'bi kereden bi $ey olmaz' mantığına götürür bu $artlar adamı :) dü$ündüm de resimler bizde kalırsa 'askerlik hatırası' olarak saklanır falan, onlarda kalırsa da ilerde ünlü olmadığımız sürece sorun çıkmaz gibime geliyor (:

@interkamil
zaten y.dı$ı olayı en son ihtimal; bedelli vs.'den de öte muafiyet alma durumum olsa iyi olacak (@0dy'de söylediğim üzere fizyolojik açıdan iyi olacak; yoksa çok istiyorum askerlik yapmayı, vatanıma milletime hayırlı bir birey olmayı) cCc

silopi'de yüksekova'da yapan bazı arkadaşlarım biz her gün s.kildik diyor aylarca. sen bir kere s.kilirsin ne olacak diyor hacı. gülüyorum şimdi ama dur bakalım ne olacak. ben de ciğerimden ameliyat olmuştum ama yerler mi bakacağız.

not: askerlik çok iyidir. her Türk genci askerlik yapmalıdır. her Türk asker doğar. ay akşamdan ışıktır.

@shell
umarım ciğerlerin hayat boyu sana yardımcı olur (:

soğuyan arkada$lara zorunlu not: $ehitler ölmez, vatan bölünmez. + en büyük asker sizin asker.

şu radikal linkini okurken şunu gördüm soğudum yeminlen eşcinsellik isteği kalmadı içimde:)

“Doktor fotoğraflarıma baktı ve yüzümün açıkça belli olmadığını söyledi. Ardından benden yeni fotoğraflar çektirmemi istedi. Fotoğraflar konusunda bana yardımcı olan arkadaşım Ankara’daydı. Yanımda sadece güvendiğim, ancak aramızda cinsel ilişki bulunmayan bir dostum vardı. Çaresizlikten bu işi onunla yaptık."


edit: ccc'ler uyanmadı daha. ben yazayım şimdi faşistlik yapmasınlar. "40 yapar"

i.radikal.com.tr fotoğraf da harikulade :)
o kısmın ba$lığı da süper: ‘Fotoğrafları bastırırken çok sorun yaşadım’ zaytung haberi gibi..

(bkz: beyin bedava)

@shell: arkadaşlarınıın dediği kadar zor değil be. özellikle kısa dönemleri kimsenin iplediği yok. geçer gider.

"Karşınızdaki insanların eşcinsellikle ilgili bilgileri medyadan edindikleriyle sınırlı ve siz de o profili seçmek zorundasınız."

bu arkadaşın da tsk hakkındaki bilgisi medyadan edindikleriyle sınırlı sanırım. eşcinsellere karşı ön yargılara değinmiş hep ama kendi ön yargılarını görememiş.

ateistanbul, şahsi kanaatim git yap askerliğini. girdiğin her iş görüşmesinde bu soru sorulacak, arkadaş ortamında sorulacak özel deyip kestirip atarsan insanların kafasında soru işaretleri olacak. karaciğer raporunu bile sunma bence.

ya ne epilepsi hastaları ne şizofrenler, yapıyor. turp gibiyim diyorsun başım ağrıyor askerlikten yırtar mıyım diyorsun puhahaha

tüm hastalıklarını bildir. sonra askeriyede başına bişey gelirse bakımsızlık ve ilgisizlikten ölüm noktasına gelirsen vay babam ben niye hastalıklarımı bildirmedim vs. dersin. şubedeki ilk sağlık kontrolüne girdiğinizde bildirirsiniz.


ayrıca hastalığınızın büyük ihtimal herhangi bir engeli yok gayet askerlik yapabilirsiniz. hatta boyunuz posunuz varsa komando olmak isterseniz komando bile yapabilirler.bu gayet kesin maddelerle belirlenmiş hastalıklar dışında hastahanede tetkikten geçmeden gidip gidemeyeceğinizi anlayamazsınız. fakat 1 ay boyunca askeri hastanede güzel güzel gezebilir ucuz ve leziz yiyeceklerinden yiyebilirsiniz. ama dikkat edin raporlarınız kaybolmasın. takibini acı acı yaparsınız. ayrıca askeri hastahaneden tekrar rapor çıkarmanız gerekecek askeri hastahane devlet hastahanesi raporlarını tınlamamaktadır ve güvenmemektedir. haliyle raporunuzu aldığınız hasthaneden tekrar rapor çıkarıcak ve tekrar askeri hastahaneden aldığınız bir raporla (çifte rapor)
doktorunuzun ( büyük ihtimal albay - korkma o kadar hızlı olacak ki görmeyeceksin bile ehe ehi ) karşısına çıkıcaksınız.

bu süreç yaklaşık bir ay sürecek ve sonunda askere gidiceksiniz ve eğitime çıkmayacak genelde koğuşta oturacak veya iş yapacaksınız.

askerliğe gerçekten gitmesi imkansız görünen sakat, ağır hastalık geçirmiş insanları hastahanede görünce içiniz kahrolacak bu insanların zamanını çalıp kalabalık yaptığınızı farkedeceksiniz.

tabi götünüze fili livata yaptırıpta yırtma ihtimaliniz var. bence bunu siz düşünmelisiniz tam size göre fakat askere gittikten sonra 1 ay içinde hastahaneye gönderilir pembe teskerenizi alırsınız.

son cümlemi tüm hasta olupta askere gidemeyen ve türlü zorluklar çeken insanlarla dalga geçtiğinizi, götünüzü siktirmekten hoştnut bile olabilceğinizi düşünerek söyledim.

(bkz: sike sürülecek aklı olmamak)
(bkz: liseli detected)

@fukka vb.
halkı askerlikten soğutma suçu varmı$ ya; o eğer gereğince uygulansaydı, hakikaten hapishaneden çıkamazdınız.

ne için kullancaksın

oyun, fotoşop vb. için f, fw

kendi notebookumu tavsiye edebilirim.
modeli: VGN-NW320F

cok fazla oyun oynamiyorum ama bende sims 2 yuklu mesela ve cok sorunsuz calisiyo, ne bileyim torrent yuklu, bi suru filmi harddisksiz sakliyorum, bi yavaslama yasamadim. amerika'dan aldigim icin ucuzdu, ocak ayinda 900 dolara getirttim. ustelik pembe, teknik detay olarak sormak istedigin bisi olursa yardimci olmaya calisirim

paran cikarsa z serisi. Hatta ben elimdeki z16gn modelini yukseltcegim icin satiyorum su an. 2. el dusunursen tabi...

nwyi bilmem ama fw kesinlikle alma. 1 yilda dokulur. Sonynin ucuz modelleri ticari modellerdir. bol para kazanmak icin uretilir. ama ornegin z modeli gibi modeller asil sonylerdir. Yillara meydan okurlar. Tavsiyem ucuz sony almayin. ben daha onceden fz aldim pisman oldum

2 ay önce aldım: VPCF126FM. F serisi derim

şuna bir bak istersen indirim vardı ama kalkmış belki başka yerde bulursun indirmli
www.vatanbilgisayar.com

net bilgim yok ama, arkadaşalarımın arkadaşları 100bin tl'yle kreş açmayı düşünüyolardı. tabi belki de lüks bişey yapcaklardı bilemiycem orasını.

mevcuda göre ana sınıfı öğrt., müzik, resim öğrt., fizyoterapist falan da lazım. Ayrıca semtine, binasına göre kiralar değişir. 20 bin liraya çini döşemesi bile zor görünüyor. Eğer anında öğrenci bulunamazsa o paraya hiçbir şey olmaz.

20 bin liraya açılır ama ancak istanbul dışındaki illerde bir küçük villa tutulacaksa ucu ucuna yeter bu para, tez vakte kara geçilmezse de çalışanların parası çıkmaz. yasal prosedürleri de uzun mevzu, sosyal hizmetlere mi yoksa meb'e mi bağlı açılacak, kaç yaş arası çocuk alınacak, binayı tamamladıktan sonra müfettişler milyon tane ıvı zıvırdan onay vermeyecek vs. son derece kıl bir nokta da artık hemen hemen tüm okul öncesi öğretmenler atandığı için devlete, öğretmen bulma sıkıntısı tavan durumda ve bulduğunuz öğretmenler de büyük ihtimal kalitesiz çıkacaktır.

kısacası çok yakınen bildiğim bu durum için, bulaşmayın derim.

@entropik
100bin tl normal bir miktar gibi görünüyor bence, lüks olmadan da o kadar masraf olur sanırsam.

@haggi bulut
ya zaten şu an hepimiz üniversite mezunu ve fakat kısmen işsiz, kısmen yeni işli insanlarız, dolayısıyla söylediğim miktar da hepimizi ters çevirip sallasan dökülecek maksimum para (ki o bile zor). dolayısıyla işin devamı krediye bakar, orası açık.

açılacak yerde yangın merdiveni olması şartı vardı diye hatırlıyorum.

@tekosin

"içeriden" veya yakından bilen birilerinden bir şey duymak iyi oldu, sağol. çevremiz itibariyle insan kaynağı şu an en kolay şey, bürokrasiden korkuyoruz en çok zaten :-/

@sutlu nescafe
o kolay, tükanı açalım, marangoza yaptırırız onu da =p

bir zarari yok, zaten varsa o cikmak icin surekli istek duymaniza yol acar.
muhtemelen tertemiz olmussunuzdur.

magnesie calcinee dye bir şeyi denediniz mi?

@haggi bulut hiç denemedim valla. demin sözlükten baktım da güzel bişeye benziyo aslında. pahalı bişey midir ki, nasıldır nedir

Değil. 5 6 lira bir şey.

şahsen, Fazıl Say ın sanatıyla ilgileniyorum, yorumlarıyla değil.

fazıl say kim ki ne iş yapar ???

zekasını sadece müziğine endekslemesini temenni ediyorum. müziğine saygı duyuyorum, kendisine fazla değil.

bence sanatdan sıkıldı ünlü olmak için oraya buraya saldırıyor.

Fazıl say'ı siyasi görüşleriyle ya da açıklamalarıyla tanımadım. bu görüşleriyle de fazıl say olmadı zaten. bende sanatıyla ilgileniyorum. siyasi görüşlerimin de fazıl say'ın siyasi görüşleriyle alakası yoktur. ha bi de fazıl say uzaktan itici görünür, aslında öyle bir adam değildir.

@wessago ünlü olmak mı? =)

@stroyaa evet ünlü olmak. bir hamburger yiyek beraber bu arada

sanatçı olarak görmüyorum, içi bomboş görünüyor buradan bakınca.

@:/

nerden bakmistiniz pardon?

barış mançoyu gördüğümüz gibi cem karacayı zülfü livanelini hatta musa eroğlu farklı düşüncede de olsa bunlar sanatçı arkadaşlar bunların bir özel hayatları var insanlar bize örnek olmaları gerekmiyor(yıllarca tartışıldı sanatçı duruşu ) durmasın sanatçı yazsın çizsin bi şeyler yapsın biz haz duyalım ideolojilerini ister paylaşın ister paylaşmayın ahmet kaya sevmeyeniniz yoktur şarkılarını ! kişiliğinden bananeeeeee illede çok kişilik arıyorsanız milletvekillerine bakın onlar bize örnek olması gereken insanlar isteyen demirkızık mı demirkazık mı ne araştırsın geçmişini !!!

son arabesk yavşaklık meselesinde adam haklı.

Öncelikle şunu söyleyeyim, uzun süre Fazıl Say'ın yaptığı tüm çalışmaları takip ettim, kendisini 7-8 kez biletli olarak dinlemişliğim var. Kendisi bu ülkenin yetiştirdiği en değerli müzisyenlerden biridir.

Ama sanatçının topluma örnek olması hatta ahlaklı olması gerekmediğini düşünen ben bile artık Fazıl Say'ın biraz cozuttuğu düşünüyorum. Artık yaptığı işleri takip etmiyorum, edemiyorum çünkü söyledikleri sanatının önüne geçti. Fazıl Say denince aklıma artık Patricia Kopatchinskaja ile Antalya piyano festivalinde verdiği o muhteşem konser gelmiyor, yavşaklık, ülkeyi terketmek gibi şeyler geliyor. O nedenle şimdilerde rahmetli Vladimir Horowitz ile gayet mutluyum.

Arabesk konusunda bir iki şey söylemek gerekirse, arabesk, hatta türk halk müziği, hatta türk sanat müziği sevmem ve dinlemem. En fazla eğer biyerlerde Orhan Gencebay ya da Kibariye duyarsam durup dinlerim ve bu iki ismi severim sayarım. Ama yine de insanlar sevip dinliyolarsa, hayatlarındaki bazı anları bu müziklerle özdeşleştiriyolarsa ne mutlu onlara.Ha bir de bana bu sevmediğim müzikleri (halk müziği) dinleten bir Erkan Oğur faktörü var ki keşke Fazıl Say gidip biraz çırağı (müzikal anlamda diil tabi) olsa da yanında biraz pişse. O zaman en azından söyleyeceklerini daha akılcı bir dille anlatır.

Sadece Fazıl Say'la ilgili değil bu söyleyeceğim. Ama artık "ülkeyi terkedicem" "beğenmeyen gitsin" "türkiye x'lere aittir" "şunlar moskovaya gitsin" "bunlar irana gitsin" diyenlerden cidden sıkıldım hepsinin cehenneme kadar yolu var. Bi tane güzel ülkemiz var, herkes oraya buraya sataşacağına işine gücüne odaklansa; onun bunun başörtüsüne, etek boyuna, şivesine, ten rengine, hayallerine karışmasa bak bakalım türk, kürt, başörtülü, başörtüsüz, dindar, ateist hep birlikte nasıl yaşacağız, her şeyimizi nasıl paylaşacağız.

hasan cihat örter'in farklı versiyonu.

(bkz: #17881150)
(bkz: #19079463)
şu ikisi fikir verebilir.

@baldur

internette gördüğüm kadarıyla iletişim yayınlarının bastığı kitap tek cilt ve 650 sayfa civarında. ben yıllar önce ismini hatırlamadığım bir yayınevinden ilk cildi okumuştum ve hatırladığım kadarıyla o da 600 sayfa civarıydı. o yüzden bu iletişim çevirisinin kitabın tamamı mı yoksa iki cildin özeti gibi mi olduğundan emin değilim.

Hasan Ali Ediz çevirisinin olduğu herhangi bir yayınevi. Bendeki 1970-Altın Kitaplar

illa iletişimi överler bu konuda.
suç ve ceza iki cilt toplamda 1200 sayfa olacak bir kitap değil bu arada..

iletişim çevirisi özet değil, punto vs meseleleri dolayısıyla o boyuta sığdırılabilmiş. başka yayınevinden okuduklarımı iletişim'den okumadığım için aynı roman üzerinden karşılaştırma yapamayacağım ama tekil olarak söylemek gerekirse iletişim'den okuduklarım alabildiğine kaliteli idiler. tavsiye edilir. ben de suç ve ceza'yı yeniden ve iletişim'den okumayı düşünüyorum.

(bkz: #19814546)

hp i7 ile one cikiyor diyeyim de asil sunu belirtmek isterim
abi madem hayvanlar gibi oyun oynamak istiyorsun, xbox al fwli halde kopya oyunlari da oyna. zira 2-3 seneye kalmaz tenekeye doner laptop, performansli oynatmaz yeni oyunlari. xbox 360 elite 120gb 650 liraya falan bulursun. oyuna para vermem demiyorsan playstation 3 al.

ya haklısın da konsol oyunlarından pek hazzetmiyorum. hem zaten konsol alsam bile televizyon koycak yerim yok filan o yüzden o iş olmaz. ben de düşünmüştüm ama yok yani =) yine de teşekkürler. =)

sadece ilk soruna cevap verebilirim:
-iyidir. senden?

hpnin işlemcisi daha iyi tabi onu al. acer veya packard bell düşünürsen aynı konfigürasyona sahip aletleri bi 500-600 lira daha aşağıya alabilirsin.

iyi valla nolsun. =)

vaio al. bimekste buara yüzde yirmi indirim var.

tick koy tick, tick koyarsan indirim yapıyorlar.

not: alkolik değilim. obez de değilim, ideal kilomun üst sınırlarındayım. sanırım stres ve yemek alışkanlığım yüzünden bu hale geldim.

bi aralar ben de çekerken mide sıkıntısı, beyaz peynir, maydanoz ve koyu renk ekmeklere dadanmıştım. çok ciddi derecede rahatlamıştı midem kısa sürede. sizde de aynı etkiyi gösterir mi bilemem ama denemekten zarar gelmez sanırım.

belirtiyim, herhangi bi diyet ya da profesyonel bir tavsiye değildi. tamamen kendi seçimimdi.

valla ben de miğde kanaması geçirdiğimde sadece haşlanmış patates ve süt ile besleniyordum. hastanede yattığım bir hafta böyle sıkı diyetle geçti, taburcu olunca yavaş yavaş hafif ev yemeklerine (karnabahar ağırlıklı) başladım sonra da hiç sorunum olmadı ki 5-6 sene geçti üstünden. söylememe gerek var mı bilmiyorum ama kola ve türevi bütün gazlı içecekler, patates kızartması ve benzeri bütün yağlı yiyeceklerden mümkün mertebe uzak durmalısın. onun haricinde konunun uzmanları daha sağlıklı yorumlarda bulunabilir. geçmiş olsun.

ülser'in ve reflü'nün tedavisi basittir. Acı çekmekten vazgeçip trio veya helipak yazdırın doktorunuza. üstelik perhize de gerek yok.

mide fıtığı operasyon gerektiriyor sanırım. ama ağrı vermiyorsa gerek yok bence.

Doktor falan değilim ama kefir var ya şu marketlerde falan satılandan al, her gün ama her gün, özellikle midende yanma başlar başlamaz hatta başlayacağını hissedersen hemen bir bardak iç. Bir de gece rahat etmek istiyorsan tam yatmadan önce iç.

Kudret narı diye araştırabilirsiniz netten, çevremde kullanıp da iyileşenleri gördüm.Denemekten zarar gelmez diye düşünüyorum.

kefir:her gün düzenli olarak içmelisin.acayip iyi gelecek.

kudret narı her sabah aç karına bir tatlı yada yemek kaşığı.
yalnız kudret narı zeytinyağı içinde bekletilmiş olanlarından olacak.öyle aktarlarda berbat karışımlar var mideye iyi gelir denilen onlardan alma daha kötü yapabilir.
muhakkak zeytinyağ+kudret narı şeklinde olanlardan olacak.bahsettiğim zeytinyağ+kudret narı versiyonunu aktarlarda bulamayabilirsin.köylerde yaşlı teyzeler yapıyor genelde.


ayrıca işte haşlanmış patates yoğurt falan zaten her zaman yemelisin.

valla sabah gtseydin kahvaltı salonları var merkezde orayı tavsiye ederdim de akşam o saatte kaburga dolmacısı var bi tane meşhur orda kaburga dolması yiyebilirsin.(ne açmışım arkadaş)

Kaburgacı Selim Amca'da kaburga + kaliteli baklava + çay

Duyurunu yeni okudum. Umarım zamanın vardır. Dağkapı' daki Kervansaray Oteli' ni görmelisin bence. Tarihi bir yapıdır. Ben çok beğenmiştim. Umarım görme fırsatın olur. Dağkapı seni hayal kırıklığına uğratabilir de, otel gerçekten harika.
Dağkapı semtin adı. Diyarbakır tarihi bir şehir ya, Kapıları varmış işte. Kapıların olduğu yerdeki semtler, kapının ismi ile anılıyor. Belirtmek istedim. Surlardan kalanlar ve otelin dışında benim önereceğim bir yer yok. Onlar da aynı yerde.

bir+bir bu ayki ilk sayısında yazıyordu: Roll dergisine övgü Roll adlı bir mekan varmış, duvarlarında eski Roll kapakları filan... Diyarbakır'a yolunuz düşerse uğrayın diyordu.

Yüzyıl Matbaacılar Sitesi

bence en iyisi boyabat.

tokatın bu ilçeside mahrumıyet bölgeleri

olaya bir de şu açıdan bakalım: avantaj ve dezavantajını bilmem ama miele prestijli ve dayanıklı bir marka. param olsun ondan alırım düşünmeden.

iletisim yayınevi.

bordo siyah candır.

olumlu cümlelerde allah, olumsuz cümlelerde tanrı gibi absürd değişkenler görmezsin.

İletişim Yayınları klasikleri Rusça asıllarından çevirerek yayımladı hatırladıgım kadarıyla. Klasikler serisinden Ölü Canlar'ı okudum, Dostoyevski için de tavsiye ederim.

www.iletisim.com.tr

varlık yayınları da olabilir.

bordo siyah'ı beğenmiyorum
rusça da bilmiyorum
ama
altın kitaplar dostoyevski çevirdiyse
ben altın kitapları seviyorum
sebepsiz bir sevgi değil tabii ki

bence de en iyisi iletişim yayınevi zaten sahibi de murat belge. bordo siyahtan uzak durmanı tavsiye ederim.

suç ve ceza için Engin Yayıncılık. 2 kitap halinde.

ben de bordo siyah'ı önereceğim sana.

suç ve ceza için aden de iyiydi aslında.

diğer kitapları bilemiyorum ama yeraltından notlar'ın iletişim yayınlarından çıkan çevirisi çok çok iyi.

ben çevirmen ismi söyleyeyim daha çok işine yarar. bu çevirmenler en iyi dostoyevski çevirmenidir. nihal yalaza taluy, ergin altay. bordo siyah yayınevi en berbat çevirelere sahip yayınevlerinden biridir.

Yalnızca Dosto için değil Tolstoy için de Altın Kitaplar en uygundur; çünkü çeviren ya Leyla Soykut'tur ya da Hasan Ali Ediz'dir.

İletişim'e bulaşmayın. Bu kadar yavan bir Türkçe ile o klasikleri okursanız muhtemelen ikinci kere okumayacağınız bu efsanelerden alacağınız keyif de o kadar olacaktır.

Klasiklerde olabildiğince eski basımları tercih ediniz.

not: Bordo-Siyah'ı eve dahi sokmayın.

1)Biri sana bordo-siyah ı tavsiye ediyorsa anla ki o insan o kitapları ya ev ödevi niyetine okumuştur ve/veya yayınevlerini,çeviri piyasasını bilmiyordur.Bordo Siyah bırak tavsiye kapsamına girmeyi,yarattıkları erozyondan dolayı dava açılması gereken bi yayınevi.
2)İletişim Yayınları hem Murat Belge'den dolayı hem de sistemli kitap tercihleri yüzünden (buna kapak tasarımı seçimini de ekleyebilirsin) çok tercih edilir fakat söz konusu dil Rusça olunca çok fazla kesmez.Fazla çeviri hatası olmaz,hakkını yememek gerek.Sadece karınca duasına benzer font,göz yorar.
3)Öteki Yayınevi'nin ismini nereden aldığına bi göz atmanı tavsiye ederim ve her iki yayınevinin (öteki-iletişim) çevirisini de okuyan biri olarak öteki yi tavsiye ederim.
Alfa ve Oda'yı aklından bile geçirme bence.Altın Kitaplar'ı severim ve hakkında kötü bi şey asla demem ayrıca çevirisini okumadım.Öteki diyorum.

iletişim yayınları ve engin yayıncılık'ın çevirilerinden okuduğum karamazov kardeşler ve ecinniler kitaplarını kesinlikle engin yayıncılıktan almanı tavsiye ederim. engin yayıncılığın çevirileri iyidir, bulamazsan eğer alternatifi iletişim yayınlarıdır. oda, bordo siyah ve cem yayınlarını ise pek tavsiye etmem.

bir kere 'sarı zarf verdim, meslekten attım' diye bir şey zaten yok. henüz memur bile sayılmazsın ama memur olsan bile seni görevden ihraç etmek öyle kolay bir şey değil. ayrıca il sınırlarını ihlal etmenin cezası zaten görevden atmak değildir. uyarı, bilemedin kınamadır.

müdürün seni saf bulmuş, ilk dakikadan gözünü korkutmaya çalışıyor. bu klasik bir müdür davranışıdır. yem olmayınız.

öyle müdürü domuzlar...! >:/

Yüz kızartıcı suçlar dışında görevinizden alınmazsınız. İdari amirler adamına göre muamele yaparlar. Dişinizi gösterin; imansız olun.

memurların il dışına habersiz çıkması yasak. bu "firar" tespit edildiği takdirde soruşturma açılır. örneğin kaza veya hastalık nedeniyle şehirdışında hastaneye yatılması izinsiz çıkışlarda sizi çok çok zor durumda bırakabilir, bıraktığı da görülmüştür. haber vermekten kasıt da dilekçedir. sözlü haberler haber sayılmaz. stajyerlerin durumunu bilmiyorum ama bu işe girdiğinize göre ileride memur olursanız il dışına çıkmadan önce verdiğiniz izin dilekçesine cevaben kurum tarafından yazılmış olan izinlidir belgesini de yanınıza alın. bir şey kaybetmezsiniz, kazancınız da bu tür amirlerin gereksiz tafrasını çekmemek olur:)

Memurlar tatillerde il dışına çıkabilmek için yetkili amirden izin almak zorundadırlar. Bu da genel olarak diğer izinleri de veren kişidir. Örneğin ben bir ilçede çalışıyorum, izin kağıdımı müdür ve kaymakam imzalıyor. Dolayısıyla benim yetkili amirlerim müdür ve kaymakam oluyor. Muhtemelen öğretmenlerin de öyledir. HAtta kaymakamımız bi yazı çıkarmıştı tüm kurumlara "ben izin kağıdını imzalamadan kimse izne çıkmasın" mealinde. Buna gerekçe olarak da öğretmenlerin çeşitli sebeplerle aldıkları izinlere ilişkin evrağın izne ayrıldıkları gün ya da daha sonra kendi önüne gelmesi gösterilmişti.

Aşağıda 657 sayılı kanunun ilgili maddelerini veriyorum. Bu madde hükümlerine göre yaptığınızın cezası aylıktan kesmedir. YAlnız aylıktan kasıt tüm maaşınız değil bordroda maaş ve ek gösterge olarak gösterilen, tüm maaşınıza göre çok küçük bir miktardır. YAni kesilmesi maddi olarak fazla etkilemez.

Ancak böyle bir şey olursa yani size bu hareketinizden dolayı aylıktan kesme cezası verilirse sicilinizde çok kötü bir yer işgal eder. Aday memur olduğunuzdan ve asaletinizin tasdik olması için amirlerinizin onay vermesi gerektiğinden bu nokta size zarar verebilir. Asaletinizi geciktirebilirler ki kanunen asalet tasdik süresi 1 yıldan az, 2 yıldan çok olamaz.

Müfettiş bence saçmalamış, kanun maddesi gayet açık, amirden izinsiz il dışına çıkamazsınız.

Size tavsiyem sizden istenmiş olan savunmanızı düzgün bir dille hazırlayarak süresi içinde vermenizdir. Ters cevaplar vermeyin, hatta üzgün olduğunuzu, tam uygulamayı bilmediğinizi, bir daha tekrar etmeyeceğini belirtin. Bunu sözlü olarak da dile getirin. Pire için yorgan yakmayın.
"İkamet mecburiyeti:
Ek Madde 20 – (12/5/1982 - 2670/42 md. ile gelen Ek 2 nci md. hükmü olup madde numarası teselsül ettirilmiştir.) Devlet memurlarının görev yaptıkları kurum ve hizmet birimlerinin bulunduğu yerleşme merkezlerinde (mücavir alanları dahil belediye ve köy hudutları içerisinde) ikamet etmeleri esastır.
Devlet memurlarının görevini aksatmamak kayıt ve şartıyla birinci fıkrada belirlenen hudutlar dışında ikamet etmelerine mensup oldukları kurumun yetkili amirince izin verilebilir.
Devlet memurları, ikamet ettikleri il hudutlarını tatillerde ancak yetkili amirin izniyle terkedebilirler."

"Madde 125 – (Değişik: 12/5/1982 - 2670/31 md.):
...
C - Aylıktan kesme : Memurun, brüt aylığından 1/30 - 1/8 arasında kesinti yapılmasıdır.
Aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
...
g) İkamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terketmek,"

Her ne kadar saçma sapan gelse de bulunduğunuz ili izinsiz terk etmek önemli bir disiplin suçudur ve cezası da uyarı vb. değil "Aylıktan kesme"dir (bkz: 657 sayılı kanun Madde 125). Amiriniz ile acilen anlaşmaya ve yazılan yazıyı yırttırmaya bakın, en kolay ve kestirme yol bu.

Eğer yazıyı geri alamam derse, dikkatli davranın ve savunmanızı gerekirse bu işlerde bilgili (sendika avukatı olabilir mesela, (aday olduğunuz için üyesi olamasanızda yardımcı olurlar)) bir avukat eşliğinde doldurun. Cezası açıkça aylıktan kesme olmasına rağmen "ceza verilmesine gerek yoktur" veya en kötü bir "uyarı"ya bağlayabilirseniz o da olabilir.

Yok bu olmuyor ise ve size bu süreç sonunda bu ceza verilir ise, idari yargı yolu açıktır. Eğer memurluk temel eğitimini almadıysanız veya bu kuralların size anlatıldığına dair sizin tebellüğ ettiğiniz bir yazı yoksa büyük ihtimal yırtarsınız.

YOL HARİTASI
- Size suçlandığınız konuyu belirten ve savunmanızı isteyen yazı (sarı zarf) gelir
- 7 gün içinde savunma vermezseniz bu hakkınızdan vazgeçtiğiniz anlamına gelir.
- Savunmanızı son gün son dakikaya kadar vermeyin, her an herşey olabilir memlekette
- Savunmanızı değerlendiren idare size ceza verilip verilmeyeceğini veya ne ceza verileceğini belirleyip size tebliğ eder.
- Okul müdürü kafasına göre uyarı ve kınama cezası verebilir, daha büyük cezalar için üst disiplin kurulundan izin alması gerekir.

YAPMANIZ GEREKEN
- Müdürün yazıyı iptal etmesini sağlamak (Bu süreç de şöyle oluyor, yazıyı yırtıyorsunuz ve evrak kayıt defterinde o sayılı yazıyı sevk kağıdı vb. olarak değiştiriyorsunuz)
* Gidip kendisiyle konuşulabilir
* Torpil kullanılabilir
* Üst makamıyla görüşülebilir (tehlikeli sonuçlar verebilir, dikkat)

- Bundan sonra başka şehre habersiz giderseniz sakın ola itiraf etmeyin.
- Tarih ve Gidilen şehir kısmı boş bırakılmış bir izin dilekçesini imzalayarak müdüre, çekmecenize vb. bırakın, eğer bir sorun olursa telefon eder cuma günü verilmiş gibi kayda sokarsınız.
- Kanun ve yönetmelikleri iyice okuyun, haklarınızı bilmek size çok avantaj sağlar memuriyette.

Uzun uzun yazdım ciddi bir mesele olduğunu düşünerek, kolay gelsin.

gözünü korkuttukları gibi olabilir zira stajyersin. aday memurların belirli bir sicil durumu elde etmeleri gerekir asil memurluğa alınabilmeleri için. bu durumda sicil sıkıntısı yaşayabilirsin.
ancak başına ne gelirse gelsin idare mahkemesi'nin yerini -bulunduğun ilde yoksa en yakın olanının yerini- mutlaka öğren. lazım olur.

muayene ederler iyice emin olmak için. çok iyi de numara yapamazsa alırlar zorla. en azından benim duyduğum bu.

''konuşma''dan alırlar, düztabandan almazlar.

pes planus denen taban çökmesi rahatsızlığım var. ilk muayenede de, askere gittikten sonra da söyledim, ona rağmen askerlik yaptım.

bel fıtığı başlangıcından dolayı spordan muaf tutuldum. bel fıtığı olmasaydı da pes planus yüzünden yine spordan muaf tutarlar mıydı bilmiyorum.

badim kekemeydi. hele tekmil vermesi gerekince iyice heyecanlanıp kalırdı öyle. o da yaptı askerlik.

düztaban insan muaf olmaz, sadece teslim olduktan sonraki ilk muayanede spordan muaf tutulur, o kadar. o da ne kadar uygulanır ayrı mesele. ayrı çürük raporu almak o kadar kolay bir iş değildir, askeri hastanede heyet tarafından karar verilir ve düzelebilecek hastalıklar 3 yıl kontrol edilir.

geri hizmet.

hiç uğraşmasın, net olarak sıfır şans. (askeri doktorum)

vatan millet sakarya-paşa paşa askere..

bizim birlikte bir cocuk vardı, ayakta duramıyordu, düztabanmis. düztabanligin belli türleri, asamaları varmıs. bu asker galiba, o üst asamalardan birindendi, içtimalarda, törenlerde falan ayakta duramadığı için yemin törenini revirde yapmıstı.
usta birliginde bir iki nöbete gitti, sonra hep hastane.
bir gün geldi, gidiyorum diye, ileri düzey bir taban sorunu varmıs. raporunu aldı, veda etti gitti.

Ama dedigim gibi, üst düzey bir düz tabanlık varmıs galiba.

marmara'nın edebiyatı göztepe'de öyle değerlendirmek lazım mimar sinan edebiyat ise beşiktaş'da olan kampüs

marmara

www.simviation.com

yukarıdan bir sürü uçak indirebilirsiniz; ücretsizdir. Ben buradan concorde indirdim misal. Ücretli eklentilerin olduğu bir sürü site var ve burada gerçeğiyle birebir tepkiler veren daha profesyonel uçaklar, eklentiler var. Yeni başladıysanız hemen bunlara bulaşmamanızı tavsiye ederim.

FSX için en iyi olanı diyorlar. Ben de bunu kullanıyorum. Bir problem çıkarmadı.

Ben joystick kullanmıyorum. ILS ile inmek için joysticke gerek yok. Bunun dışında yolcu jetleriyle en gelişmiş hava alanına görerek inmek bile joystickle de olsa zor.

İyi eğlenceler/uçuşlar.

saitek st 290 pro joystick logiteche göre ucuz bir alternatif olarak dusunulebilir.
açıkçası bende oldukça iyi sonuçlar verdi.fsx e niyetlendiyseniz oyun içerisindeki eğitimleri sonuna kadar tamamlamanızı öneririm.

arkadasların verdiği önerilere ek olarak acceleration expansion packini eklenti olarak öneririm.fsx in sistemi kasması sıkıntısına karşılık da kurduktan hemen sonra oyunun servis paketlerini yüklemen önerilir.

2004 yerine kesinlikle FSX oneririm ancak kurulumun hemen ardindan daha once de soylendigi uzere services packler $art.

Ayrica wilco'nun airbuslari enfestir. A380 kullaniyorum wilco mcdu'lu, zerre $ikayetim yok.

cık.

hatta araya girildigi vakit ters tepme ihtimali bile var. bir tanıdıgımız oglunun güzel bir bölgede askerlik yapması için ugraştı kendince, boş yere. araya adam soktu falan oglunu şırnak iline verdiler.

velev ki odada yatıyorsun, askerligin güzel geçecek mi sanıyorsun? bölükten kaç kişinin tacizine ugrarsın? uzman çavuşlar ya da astsubaylar üstü kapalı seni hiç mi rahatsız etmeyecekler sanıyorsun?

deneme bence.

ilk gideceğin yeri ayarlamak neredeyse imkansız,

acemi birliğinden hangi şehre gideceğini ya da dağıtım yapılmayacaksa birlik içinde ne görev yapacağını, tanıdık vasıtasıyla halledebilirsin.

sağlam tanıdıklardan bahsediyor burada şair, yoksa sıçma ihtimalin yüksek.

genel olarak çok da kasmana gerek yok eğer kısa dönem yapacaksan.
ben kasmayacağım yani. (kısa dönem çıkacağını varsaydım, amin)

not: ben böyle duydum, ama henüz görmedim.

böyle bir olgu vardır. çoğunlukla usta birliğe dağıtım döneminde kullanılır. usta birliğinde de 8-10 ay torun, çömez, alt devre muamelesi görmemek için kullanılabilir. k.d. ise asker, o zaten rahat problem yok; torpil olmasa da olur.

tüm bunlar malum olguyu yapacak kişinin yine ''askeri muhit''ten yüksek rütbeli olması kaydıyla bir telefonuna bakar.

mesela kısadonemim amcam topcu general hayrullah kıpcakoglu(hayal mahsulu) nu arattım ozaman ne olur bana kıyak bi is falan mi verirler?

General seviyesinde birini aratmadıkça çok fark etmez. Albay seviyesi basit bir er-erbaş için fazlasıyla yüksek ama tek telefonla "rahat ettirin bakayım aslanımı" dedirtecek kadar yüksek değil. Albaydan albaya değişir ağırlığı ama genelde böyledir.

diyelim ki arattın birilerini. aranan kişi ne yapacak?

1) Seni yanına çağıracak. Nasılsın evladım, iyi misin, sıkıntın var mı vs. diyecek

Sen de yok diyeceksin öyle çok ciddi bir dayak veya taciz gibi uç örnekler olmadıkça.

2) Senin çağırıldığını duyunca astsubay tayfası otomatik olarak kıl kapma potansiyelinde olduklarından kıllık çıkarabilirler. gündüz seni çağıran subay var ama, geceleri astsubayların ve uzmanların elindesin. gık çıkaramazsın. ertesi gün de seni çağıran subayın yanına gidip şikayet edersen çok bir işe yaramaz, sonuçta sana angarya olarak yaptırdıkları şikayet ettiğin işi herkes yapıyor. sadece sana gıcıklığına yaptıracaklar, o nedenle şikayet etsen de mızmız karı kılıklı adam olursun herkesin gözünde. tecrit edilirsin. üstelik şikayetin de bir işe yaramaz.

3) Ciddi olarak üs komutanını arayabilecek bir general tanıdığın varsa (tümgeneral ve üstü olması çok farkeder) o zaman iş değişir. seni postası yapabilir, yanına çaycı yapabilir vs. ama yine de geceleri o komutan üste olmayacak ona göre.

eğer kısa dönem yapacaksan ancak çok uç birşey olursa arat. bana taktı, bana şöyle diyor vs. gibi şeyler için aratma, sonuçta tanıdığı olmayanın ne farkı var senden? uzun dönem yapacaksan da bir nebze rahat edebileceğin postalık vs. işlerine geçebilmek için aratabilirsin en fazla.

kogus yerine oda da kalamazsın ama usta birliğinde nereye gidip hangi işi yapabilecegini gayet güzel de ayarlıyorlar. Bunu yapanların yetkisi nedir bilmiyorum da var böyle bir şey.

kişisel deneyimlerime dayanarak söylüyorum.askerde işin içine generaller haricinde bir rütbeli şahsiyet koydukça askerliğini daha da çekilmez bir hale getirirsin.en rahat askerlik hiçbirşey bilmiyorum,hiçbir işte çalışmadım,kişisel hiçbir becerim yok,ben sadece okula gittim geldim diyerek yapılır.sadece nöbet tutarsın başka hiçbir zimmet,görev almazsın paşa paşa bitirirsin..ne kadar az sorumluluk o kadar rahat askerlik..bu arada koğuş yerine oda mı?unut.

general dediginde leblebi gibi avuc avuc bulunmuyor ki. nerden bulacam generali marasali sıksam buzsem albay cıkar yarbay cıkar.neyse justforget about it..

askerin içinde mafyavari oluşumlar da var para karşılığı bu kıyakları ayarlayan.
arkadaşım aynen bu şekil rahat rahat donanma komutanlığında yaptı askerliğini.

yasar nabi'nin var varlik veriyor/ duzenliyor

türkiye'de birçok yayınorganı öykü yarışması düzenler. bunlar yurt çapını kapsar. Bunun dışında belediyeler de öykü yarışması düzenler. Bunlardan bir tanesi ve en tanınanı belki de ümraniye belediyesinin her sene düzenlediği öyklü yarışmasıdır.

Çeşlitli yazarların memleketlerinin belediyeleri de bu yarışmaları düzenler. Mesela Bursa belediyesi Tanpınar için, İnebolu Belediyesi Atay için dönem dönem bu yarışmaları düzenlerler.

bunların dışında en prestijlisi elbette Sait Faik ve Varlık öykü yarışmalarıdır. Bu yarışmalarda dosya istenir. Yani tek bir öyküyle katılamazsınız. Her yarışma düzenleyici kurul, yazarın adına düzenledikleri yarışmalarda o yazarın çizgisindeki eserleri armağana layık bulurlar.

AKP'li belediyelerin ödülleri genelde uhrevi öykülere falan gider. Sakın yenilikçi bir yanınızın olduğunu ve öykülerinizin de bu özelliklere sahip olduğunu düşünüyorsanız bu tür belediyelere yollamayın.

www.google.com.tr

biraz çabayla siz de bulursunuz..

Miliyet`in de var.

waltz of the butterfly (istiklal'de çalan şarkı)

Cannonball Adderley ve John Coltrane'den Grand Central.

Lost'un 1. sezon son bölüm/2. sezon ilk bölümünde Desmond'ın uyanışıyla başlayan Mama Cass Elliot şarkısını, (bkz: make your own kind of music)'i kullanıyordum bir ara. Moda sokucu, gaza getirici.

Arkadasim telefonuna Ibrahim Tatlises'ten "Ben Insan Degil miyim" adli sarkinin, tam da o yanik yanik nakarat kismini yuklemisti. Bi kere arkadasta kalmistim da, gune neseyle baslamistim vallahi. Bence alarm olarak herkes Ben Insan Degil miyim melodisini kullanmali.

Sabah sabah telefonunuz aniden "beeeeen innnnsaaaannn deeeeeeegillll miyiiigggggmmmmm" diye ottugunde beni anlayacaksiniz, eminim :)

steve miller - serenade (sanırım buydu adı)
konsepte de uygun
wake up wake up wake up and look around you....

mad season - wake up ile içinde "wake up" geçen en nefis şarkıyla uyanınız.

audrey - mecklenburg ve hatta
www.lastfm.com.tr

şener şen'in sesinden "hababam koğuşuu kaaaalkk" ve arkasından hababam sınıfı müziğinin oynak neşeli versiyonunu kullanan birini duyup harıl harıl aramaktayım şu an.

ben haggard derim. melodik olmasindan dolayi uyanamazsan, isi garantiye almis olursun.
einherjer - dead knight's rite bu da ayni isi gorur kanimca.

Bildiğim kadarıyla dershanelerde ve okullarda rehber öğretmen olabilmek için Psikoloji veya PDR lisanssınız olması gerekiyor. Ayrıca edebiyattan pdr'ye master öğrencisi pek almazlar. torpil yoksa olmaz yani. vakıf üniversitesinde parayla belki olur. Eğt. Fak. olsaydı çok çok küçük bir ihtimal torpilsiz olurdu.

belki ülser başlangıcı vardır. endoskopi gerekebilir.

cevap soru da gizli zaten, stres yapmaman lazım, bir de yediklerine dikkat et, olmazsa başka doktora gidersin

bende de aynı böyle kramp ve ağrı oluyordu, bi süre geçiyor sonra tekrar başlıyor şeklinde. daha sonra doktorda yapılan testlerde midemde helicobacter pylori virüsü ve ülser başlangıcı olduğu ortaya çıktı. kısa süreli olarak ne yapabilirsiniz bilmiyorum ama ilk fırsatta bence başka bir doktora gidip testler filan yapmasını isteyin. geçmiş olsun.

bende son 3-5 aydir ayni durumdan muzdaripim, endoskopi yapildi ve reflu ile ulser baslangici oldugu soylendi. reflu'nun en buyuk tetikcisi stres, duzensizlik.
yerinizde olsam baska bir doktora gorunurdum, cidden ihmal etmeye gelmez.

tuzla için şöyle söyleyeyim: 7,30 da 8. pakette içeri girdim, 17'de çıktım. biz çıkarken içerde 12 paket vardı.

eğitim almadım ama gazi'nin eğitim fakültesini tavsiye etmiyorum. tarihi olarak önemli bir yere sahip ancak günümüzde gereğinden fazla politize durumda.

{herhangi bir universite}-{gazi uni} seklinde sunuyorum tezimi. aman sakin ha diyorum bir de. gazi'ye falan bulasmayin. gazi'de okumadim ama okuyanlari taniyorum.

sorunla direk alakalı bi cevap olmayabilir ama bundan 2-3 sene önce gazi üniversitesini pek iyi hatırlamazdık. eğitim fakltesinde saçı uzun, sakalı top diye dayak yiyen insanlar
tanıyorum. umarım artık düzelmiştir, ve normal bir ilim irfan mekanı haline gelmiştir. oraları bilen birine danışman en sağlıklısı tabi, kolay gelsin

işte bu benim hayatımın cevabı olacak ve işine çok yarayacak.gazi ve edebiyat.2005 yılında alan dışı olmasına rağmen edebiyatı sevdiğim için ve psikolojiye de puanım yetmediği için sırayla tercih listemi türk dili ve edebiyatıyla doldurmuştum.istanbulda oturduğumdan ve gençlik aklıyla şehir dışını istiyordum.ama ankarayı yazmayı hiç düşünmüyordum.neyse dershaneden sıra arkadaşım aklımı çeldi övdü durdu ankarayı yok şöyle özgür bir yer yok şöyle güzel diye ayrıca gazi gibi bir üniversiteyi yazmayıp uludağ üniversitesi'ne mi gidiceksin diye.bende ona uydum ve 12. sırama yazdım.sonuçta o da ben de aynı yeri kazandık.e dedim turnayı gözünden vurduk.gazinin kampüsünün içindeki özel yurduna da yerleştik.3-4 gün ancak temizlik ve yerleşmeyle geçti.sıra artık okula gelmişti ki bir terslik vardı.burası bir üniversiteden çok büyükçe bir parkı andırıyordu kimin girip çıktığı belli değildi.dolanmaya başladıkça hayal kırıklığına uğruyorduk.ama asıl sürpriz içerde bizi bekliyordu.sanırım baya uzun oldu ve esas konuya gelemedim daha.çok dolyum hayatımdan koca bir 3 sene çaldı çünkü gazi.en iyisi sana mail yoluyla ulaşmak:)

gazi'nin hem fen-edb. hem de eğitim fak. edebiyat bölümleri ekoldür. Diğerleri için İstanbul, Ankara, Hacettepe, Atatürk gösterilebilir. Türkiye'de edebiyat eğitimi İstanbul Üniversitesi'nin hocalarının (Ergin, Tanpınar, Köprülü, Boratav vs.) veya bunların yanında yetişen araştırma görevlilerinin Anadolu'ya gönderilmesiyle gelişti. O adamlardan bazıları ve o bazılarının öğrencileri Gazi'de görev yapıyor veya o ekolü izliyor.
Ayrıca vakıf üniversitesinde edebiyat okumak sizi Yeni Türk'te iyi bir yere getirebilir fakat Türk Dili, Eski Türk ve Halk edebiyatları kadroları hala devlet üniversitelerinde (Yukarıda saydığım üniversiteler) daha sağlam.

Gazi edebiyat zor ve politizedir. Mümkünse Hacettepe, Ankara olabilir. (Onlar da zor ama daha az politize) İstanbul'un eski kadroları emekli oldu veya Alemdaroğlu sebebiyle kaçtı. Tavsiye etmem.

ek: Yeditepe'nin Edebiyat'ına baktım. Pek etkileyici değil. Eğer İstanbul'da ikamet ediyorsanız seçmenizi tavsiye ederim yine de. Vakıf olduğu için size mezuniyet sonrası bir kaç seçenek sunarlar. Edebiyat okumak için Ankara'ya, üstelik Gazi'ye gitmeye pek gerek yok :))

kardeşim gazide türk dili ve edebiyatı öğretmenliğinde okuyor.
yeditepeyi bilmiyorum ama gaziyi biliyorum.
gerçekten çok zor bir bölüm. sürekli ödev ve sınavdan canı çıkıyor.
herhangi bir politik hadise ile karşılaşmadı da şimdiye kadar.
zorluğu dışında herhangi bir şikayeti yok.

cevap veren herkese teşekkürler.

@raskolnikovvari mail atacaktınız(:

Hakan Taşıyan - Sensiz İki Gün

Komaya sokuyor adamı vallahi.

Eyvallah yine de "sensiz şöyleyim, seni şu kadar seviyorum, sen olmazsan şu kadar multisaniye(!) yaşarım...) gibi klasik arabesk sözleri olan değil de işte Doktor şarkısı gibi sözleri ve müziği(Tsm resmen lan!) olan şarkılar terchimdir.

Derviş-Manolya
Güllü-Kopamam Senden
İbo-Dertli Dertli
Küçük Emrah-Yanıyor Gönlüm
Müslüm Gürses-Bir Güzel Sevmiştim
Müslüm Gürses-Hasret Rüzgarları
Müslüm Gürses-Senin Hasretin Varken Bu Şehirde Yaşanmaz
Hakan Gürses-İsyan Etmenin Zamanı Geçiyor
Hakan Gürses-Gitme
Hakan Gürses-Sensiz Hayat

işte dostlar-ibrahim tatlıses
her sevgide bin ah ettim-ibrahim tatlıses
dağlar-ibrahim tatlıses

hepsini de dinle ama önce müslüm gürsesten "sana benziyor" isimli şarkıyı dinle. hani damar derler ya, bu damardan da damar. acayip bi şarkı.
iyi bir ferdiciyim bu arada, ferdiden de bir çok şarkı söyleyebilirim ama önce..
sana benziyor, müslüm gürses

umit besen-istanbul sokaklari

Esengül - aynalar, taht kurmuşsun kalbime, beterin beteri var
Ayşe Mine - erkek milleti
Nilüfer - Tanrım
Biricik ve Mine Koşan'dan bi takım şarkılar. Bunların şarkı önerileri bilahare gelecek.

Neo arabesk olacak biraz ama
Müslüm Gürses'in Aşk Tesadüfleri sever albümünü komple dinlemenizi önerebilirim.
Müslüm Gürses - Nilüfer isimli şarkı apayrı bir şaheserdir.

Orhan Gencebay - Ziyankar
Orhan Gencebay - Yarabbim
Orhan Gencebay - Dertler Benim Olsun
Orhan Gencebay - Hatasız Kul Olmaz
Orhan Gencebay - Kaderin Bir Oyunu mu Bu

Ebru Gündeş - Saygılarımla
Ebru Gündeş - Hayatta Başarılar Diliyorum

Cengiz Kurtoğlu - Hain Geceler

Ne geceleri yidik bu parçayla..

ferdi tayfur - aramızda engeller var

Mutlaka dinle o zaman:

Müslüm Gürses: Bir kadın tanıdım
Müslüm Gürses: Arkadaşım
Müslüm Gürses: Unutursun diye

Müslüm Gürses - Ask Tesadüfleri Sever albümü ile baslayabilirsin. özellikle "Nilüfer" sarkisini dinleyip yarilan cok teknocan arkadasim vardir.

gece orta ya da uzun dalga radyo ile mısır radyosunu bul. özellikle cuma geceleri çoşar amcamlar.

bizde arabesk yapanlar da tam oradan araklıyor zaten.
kaynağından dinlemiş olursun.

Müslüm baba'nın esrarlı gözler diye bir albümü vardır. Onu bulup dinle, arabesk neymiş anlarsın, yerlerde sürünmezsen para yok:) Ayrıca babanın "ben senin kulun muyum", "yaranamadım" "aşklar da pazarda satılır oldu" "hakkını helal eyle", "Açıp kollarını gelirsin diye" gibi şarkılarını da bulursan ihmal etme..

öncelikle şarkıları bulamaz da yardım isterseniz sözlükten mesajla ulaşabilirsiniz, yardımcı olurum. epey uzun olacak, daha once yazılmış olanlar varsa kusura bakmasın, playlistten yazıcam. arabesk değil dediklern olursa da kusura bakmazsın artık :)

-bi de arabeske geçiş sürecinde biraz yıldız tilbe iyi gider, en damar şarkıları :

vursalar Ölemem.Dayan yüreğim, yar, emi, yolumun içinde, kim anlar, içimdeki nehir, çizilmemiş resim, El adamı, Yarabbim, Arzular arsız,ilan-ı aşk, çat kapı, buz kırağı,sevmeyeceğim,yar yar,aşk denen ölüm,aşkın benden de öte, Ayrılığın yükü ağır, bir benim ol..
sonrasında ;
Güllü- kopamam senden, değmezmiş sana, zulüm, ağlamam ondan
ebru yaşar- hasretin vuruyor, dağlar, seni çok seviyorum, gel neredeysen
yaşar ipek- sözüm ona sevdin, ayrılmayalım
metin ışık - kader
eyüphan- kendime bir ceza vermeliyim, düşman oluruz
intizar - gelincik, gece nemi,çıkmaz sokak, dilsiz yüreğim,alamazsın ki
cengiz imren -cane.
hüseyin tatlı- varlığın yeter
şimdi babalara gelelim isterseniz ;
ferdi tayfur - yıldızlar da kayar (bu ultra mega önerimdir)
ibrahim tatlıses - akşamdan akşama (her yerde yok bu, burhan çaçan da söylemiş), her sevgide bin ah ettim, hasret kaldım vs.

MÜSLÜM GÜRSES :
Adını sen koy
acımıyorsan
ateş donar
zalim
unutamazsın
bu şehirde yaşanmaz
gökyüzü
gülom
hasret rüzgarları
istanbul sokakları
isyanım gecelere
isyankar
isyanlardayım
kül yanar mı
benim kaderim
Bir bilebilsen (mega ultra tavsiye)
bir gülsen yeter
bir mana var sözlerinde (süper ötesi, harika über tavsiye)
esrarlı gözler (bunun bütün albümü dinlemek lazım aslında)
gitme
güldür yüzümü
haberimiz yok (bu da müthiştir)
hangimiz sevmedik
içiyorsam sebebi var
KAL Benimle
layık olan kim
sev seveceksen
yalan bu dünya yalan
YIKILA YIKILa
ne yazar
nerelerdesin
o sevgi sensin
ölürüm o zaman
seni isterim
sensiz olmuyor işte
bulunur elbet
meyhaneci
gülom
Gökyüzü

bunların haricinde uğur karakuş ses rengi ve yorumu açısından bombadır. bir de bulabildiğin kadar ali tekintüre şarkısı (söz yazarı kendisi, müslüm gürsesin şarkılarının pek çoğu ona ait) dinlemeni öneririm.

ferdi tayfur - olsan içmez miydin benim yerimde? (kesinlikle dene derim)

bu arada arabesk zirvemizin ikincisini açtık. bu vesileyle duyurup, bu listeden şarkı araklamalı.

kredi kartının bağlı oldugu şubeyle görüş en kısa yoldan. taksit yapabilirler, ya da iyi halin var ise ihtiyaç kredisi verebilirler. gelirin falan yok ise zor. hiç uğraşmadan elindekini avcundakini verip kapatmalısın. mahkeme masrafları avukat masraflara daha pis koyar

7 bini vermezseniz katlanarak büyüyerek beraberinde başka bir şeyi daha büyütecek.
taksit yapıyo olabilirler gidip banka müdürüyle filan konuşmanız gerek sanırım onu.
ancak dımdızlak ve borçsuz kalmak, o sıkıntıyla yaşamaktan iyi olsa gerek. baş edemeyeceğiniz boyutlara dönüşebilir kısa sürede zira. bi koşuda ödeyiniz borcu.
böylece faiz ödemek zorunda kalmadan kartlarınızı kullanmaya devam edebilirsiniz.

geçmiş olsun. Sizin yerinizde olsam kart borçları için verebileceğim paranın azamisini verir geri kalanla da bir diğer maaş gününe kadar idare etmeye bakardım. Ne kadar bekletirseniz, kaybedeceğiniz para o kadar artıyor haliyle. sırf belirli aralıklarla geçirdikleri için evlat acısı gibi koymamış görünüyor.

kartların hiç olmazsa 1 tanesini tamamen kapat ve onun aldığı faizden kurtul. 1 ay geçinebileceğin kadar parayı bir kenara ayır ve gerisini de öteki karta yatır ki böylece ona gelecek faiz azalsın. kapattığın kartı iptal ettir, diğer kartın borcunu da taksite bağlayıp kartları bir daha kullanma umarım kurtulursun bu dertten.

arena programıydı sanırım, insanlar bu kart borcları için organlarını satıyorlar, kaça gidiyor nerede satılıyor vs. göstermişlerdi, büyük bela.
bence birini kapatmaktansa iki bankayla konuş ve anlaşmaya git, epey kısmını yatırcağını söyle faizi durdursunlar, avukat parasındada pazarlık yapabilirsin sanırım o kadar insafsız değillerdir. başka bir yerde, banka borcum+ avukat borcum 2bin euro tutuyordu, avukat kendi alacağını istememişti, iyisi denk gelebilir. geçmiş olsun.

ihtarnamenin niteliği önemli. banka kendisi mi yollamış öde kardeşim diye yoksa avukat icra takibi başlatacağını mı beyan etmiş. avukata gittiyse muhatabın avukattır o dakikadan sonra. onun masraflarını da ödersin. (borçlar kanunu madde 84) muhtemelen icra takibine başlatmadan pazarlık ve taksitlendirme yapar.

eğer avukatlık durum yoksa. atrinin dediği gibi borcu büyük olanın bütün borcunu öde maaşını alana kadar gececek süredeki yol+yemek masrafını da çıkarıp kalanı diğerine öde. unutma işleyen faizin bir kısmı da dönem içinde işleyeceği için önümüzdeki ay da biraz faiz ödeyeceksin.

yerinde olsam taksitlendirmeyle bile ugra$madan hepsini yatirir kurtulurum bankalardan. bankaya borcun olacagina ac susuz, parasiz kal daha iyidir.

tamamını yatır kartlarıda (en azından birini) iptal ettir. maaşını alana kadar idare et. yarısını yatırayım kalanıda taksit yapayım dersen 3-4 ay içinde yine aynı duruma gelirsin.

bence hepsini öde. 100-200 borç bul birilerinden ya da değeri olan bişeylerini falan sat borc bulamazsan maaş alana kadar bi şekilde geçin. bankaya borclu kalmak cok kötü bir şey. bi arkadaşımın 1000 ytllik borcu 17.000 ytlye çıkmıştı.

baklaların ikisine de git. müdürlerine çık, salla bişeyler, işte: zor durumdaydım* başıma şu bu geldi* kaza yaptım v.s. bişiler söyleyerek taksitlendirmeye çalış, sonuçta bunu yapan tek sen değilsin, birçok mağdurun baş vurduğu yalanlara başvuracaksın artık.
yapacak başka bişi yok. en az sıkıntı ile kurtulmaya bakacaksın.

ne yapacaksan yap ama, bir an önce yap. sallama.

şunu yaparsan yerler.
pasaport al, irana gideceğini söyle yalandan gideceğine dair üç beş kağıt olsu.
bankaya git, 3 bin olana işte atıyorum 2bin var de indirim yapın hepsini kapatıp gideceğim, yoksa borcu ödemem evi ikameti kaldırdım gidiyorumdeyin. yapacaklardır. diğerine de aynı şekilde tahmini totalde elinizde 3000 ytl kalır.

turkuaz, bu işler böyle
kimse dört nala cebindeki parayı bankaya vermez.

Tüketici haklarını koruyan derneklerden biriyle görüşüp bankayı dava edip alabiliyorsunuz bildiğim kadarıyla. Televizyonda sürekli olarak dönen haberlerden anladığım bu. Bir tüketici hakları derneğine gidip kendilerinden bilgi aldıktan sonra, bankayı dava edip paranızı direkt geri ödettiriyorsunuz. Davayı kaybetme gibi bir olasılık yok.

www.tuketicihaklari.com
www.tumer.org
www.tubider.com

peki davayı kaybedeceğini bilen banka bizi uğraştırma al hadi diye versin diye daha kolay alma yolu yok mu? dava mı açacağız yani illa :)

bir de şunu duymuştum bir banka galiba bu şekilde parayı geri ödemiş. sonra bir üst mahkemeye(?) müracaat edip parasını tekrar almış faiziyle.. böyle bir risk söz konusu mu?

Yok öyle bir şey. Dava etmeden de alamazsınız bildiğim kadarıyla. Bankaların zaten dava istemesindeki en büyük nedenlerden biri "Aman kim uğraşır onla?!" mantığı. Ben mesela uğraşamıyorum. O yüzden de çatır çatır ödüyorum. Ancak uğraşanlar da oluyor. Takdir ediyorum kendilerini. Almak lazım aslında.

Banka senin 10 milyonunun peşine düşmeyecektir bence. Ama, bunu yapan insanlar çoğaldıkça öyle bir yol izlenebilir. ;)

benim kullanmadığım bir HSBC kartım vardı.. kapatmak için telefon ettim, kapattırmamak için bin tane şey saydılar.. en son "kullanmadığım halde yıllık ücretini ödüyorum" dedim, "tamam hemen geri alıyoruz, üstüne de bilmem ne kadar puan veriyoruz" dediler.. telefon edin, blöf yapın..

triacilgliserol'a katılıyorum. Bu sene ben de kapattırmak istediğimde aynı şey oldu. Neden kapattırmak istiyorsunuz sorusuna, aidat diyin. Geri ödüyoruz diyeceklerdir.

dava etmeden alabileceğinizi söylerler, ama alabilir misiniz tam emin değilim... "Peki kim bunu söyleyenler?" derseniz bankanın çağrı merkezindekiler derim. "Nasıl yani?" derseniz. "Şöyle ki" derim ve anlatmaya başlarım:
HSBS campus kart sahibiyim, okulda zorla vermişlerdi, bir kere bile kullanmadım, şifresi nedir bilmem... İlk sene sonunda bu bahsettiğiniz aidat ücreti için fatura geldi. Ben de aradım sordum bu nedir diye "zaten kartı kullanmıyorum, bir de üstüne para mı vereceğim, öyleyse kartı kapattırmak istiyorum" dedim. Bunlar da aidatın alınmaması için başvurunuzu alalım geri alırlar, kartınızı kapattırmayın dediler. İyi madem dedim, kabul ettim ve aidat ödemedim. Yine bir yıl ses çıkmadı, ama sonra bir fatura geldi ve bu sefer ödemem gereken ücret üç katı olarak karşıma çıktı. Yine aradım "siz ne yapmaya çalışıyorsunuz, bir yıl önce böyle böyle dediniz şimdi elimde üç misli fatura(faiz+aidat) var, bu sefer kapattıracağım kartı" dedim, "kapattıracağım" dedimse de nereye kapatıyorum, borç olmuş üç misli, borçlu kartı kapatmıyorlar. Neyse bunlar "Yok işte bir yanlışlık olmuştur, sizin adınıza başvuru yapalım, düzeltilir." dediler. Yine kabul ettim elbet, sonrasını yine bir yıl sonra öğreneceğim herhalde. Bu böyle yıllarca sürer gibi geliyor bana...
Ha "Neden takip etmiyorsun?" diyebilirsiniz, ama eğer bankaya bir borcum(!) varsa ve üzerine faiz işliyorsa, bunu sene de bir kere mi hatırlatması gerek? Böyle saçmalık var mı? Bir sene faiz bindir, sonra bize borçlusun de... Gittiği yere kadar giderim, sonra mahkemeye veririm. Neyse işte durumum budur, siz de benim gibi önce güzellikle deneyebilirsiniz ama sonuç almayı beklemeyin derim...

çok güzel bir şekilkde paranızı çatır çutur geri almak için önce hsbc musteri hizmetlerini arayın. kartımı iptal etmek istiyorum deyin. sırasıyla kart aidatınızı geri ödeyeceklerdir. yok eğer bu olay beni gerçekten kıl etti, kapatıcam derseniz sırasıyla +10 ytl, yok yine kapatıcam derseniz +20 yttl eklerler. (aylık harcamanıza göre bu rakam değişebilir. ben borçlarını ödemiyip 1 senedir son kullanma tarihini bekliyordum)
çok ısrar ederseniz kapatırlar tabi.

Bütün kredi kartlarında durum aynı. Bu aldıkları yıllık kullanım ücretinin yasal olduğunu iddia ediyorlar fekat yasal değil. Bu konuda verilmiş 1-2 tane mahkeme kararı var. O yüzden müşteri hizmetlerini arayıp direk kullanım ücretini geri istiyorum derseniz 90%la geri veriyorlar. Eğer o şekilde vermezlerse kapatırım blöfüne yatabilirsiniz...

Ha bunu da yemezlerse dava açmanıza gerek yok sizin ilçenizdeki tüketci heyetine başvurun onlar iptal ediyolar...

bugün aradım ancak kartını aktif olarak kullanmayan kişilere geri ödüyoruz talep olursa dediler..

bu durumda borcumu ödeyip kapatmak için arayacağım ben de.. blöf değil cidden kapatıcam geri ödemezlerse.

kolormatik gözlükle karizma yapma isteği bence başlı başına bir skandal. hiç girişmeyin derim ben.

onumuz yaz, ortamda isik cok. o parayla bence iyi bir polarize gunes gozlugu alabilirsiniz, su acik renkliler var ya, onlardan mesela. gunes gozlugu karizmaya katki yapabilir belki ama digerleri i- ih. illa normal gozluk diyorsaniz da dinlendirici dene gozluklerden doktora danisarak alin derim. hani kenarinda tel olmayanlar var ya, bi tek onlari karizmatik buluyorum.. gonul ve zevk tabii.

size kolormatik değil fakat renkli camlı gözlük tavsiye ederim. harika karizma yaparsınız (kendimden biliyorum ehe)
örneğin yüzde otuz civarında füme attırırsanız gözlüğe hem renkli camlı bir gözlüğünüz olur hem de neredeyse hiçbir gözlükte bulunmayan fakat çok süper görünen füme camlı bir gözlüğünüz olur.
güneş gömzlüğü ayrı bir kulvarda o yüzden ona değinmiyorum.

'iletisim yayinevi' tabii ki de.

(bkz: cem yayınevi)
(bkz: can yayınları)

bu ikisi, özellikle cem yayınevi bomba.

rus eserlerini cevirebilen 3-5 insan var zaten

ergin altay
mehmet ozgul
nihal yalaza taluy

u ozellikle ara. bana sorarsan nihal yalaza taluy un 1940-55 arası cevirilerini ozellikle ara.

milli eğitim bakanlığı yayınları. yeminlen.

rus klasiklerini hasan ali ediz'den okuyunuz. altın kitaplar'ın eski baskısını israrla arayınız.

ben de iletişim derim
biraz geç de olsa suç ve ceza ve karamazof kardeşleri okudum ikisi de çok iyiydi.

her klasiği her yayınevi basmadığı için deği$ik yayınevlerine bakmanız gerekecek. ama herkesin dediği gibi ileti$im - yapı kredi yayınları - can - cem - m.e.b. gibi belli ba$lı yayınevlerinin çevirileri genelde özenli ve çeviriyi bilen ki$ilere çevirttildiğinden dolayı gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.

fiyat olayına da dikkat ediniz. 3'e 5'e satılan klasikleri okumayın daha iyidir. kırpıla kırpıla ku$a çevrilmi$ dostoyevskileri okuduğunuzda adamcağızın kemikleri sızlıyordur bence.

mümkün mertebe sahaflardan eski basım klasikleri alınız ve güvenle okuyunuz.

metamorfoz tabiki.

@nomukasonduka: metamorfoz, dönüşüm'ün diğer adı mı oluyor?

evet. bunların dışında "başkalaşım" diyenler de var.

önce kafka'nın öykülerini okumanızı tavsiye ederim. öykülerinden az çok varoluşçuluklşa alakalı birtakım bilgiler edineceksinizdir. Yalnız Dönüşüm misal Cem Yayınlarında sadece o öyküyü içeren bir kitapken, bazı yayınevlerinin kitaplarında içinde diğer kafka eserleriyle beraber yer almaktadır. Ben de bir de Epsilon'un öyküleri var. Hepsi Kafka öyküsü ama Dönüşüm en tepededir tabi.

Sonra Dava gelir. Dava biraz sıkar ama sabrederseniz Kafka'yla alakalı taşlar yerine oturur. Ondan sonra Şato gelir. Bu arada Dava tam bitmiş bir eser değildir.

Sonra Amerika'yı okuyabilirsiniz. Bunları okuduktan sonra zaten siz kitaplardaki aforizma adayı cümleleri çoktan tespit etmiş olursunuz. Bir yazarın eserlerini okumadan sadece büyük lafları aklınıuzda tutmak mantıklı değildir. ( Açıkçası hava atma niyeti de olabilir)

Kamuran Şipal çevirisini bazı kimseler sevmese de ondan okumak daha faydalıdır.

"kitapları öylesine okunup geçilecek bir yazar olmadığını bildiğimden"
bir kere böyle önyargıları bırakın, onun bunun lafıyla önkabulleriyle yola çıkmak zaten baştan hata. okumaktan o tarz bir "verim" alınmaz ayrıca,sadece okurusunuz misler gibi, ne verimi yahu? tarla mı bu?
kafanızı vura vura kıra kıra okuyun, 17- 25 yaş grubunun "kafka okuyorum" tavrının dışında pırıl pırıl kendinize özgü bir şekilde okuyun. her türlü önyargının da geçmişini s.keyim, her boka set çekmeyin lan.( artık her kimse o set çekenler...)

selamlar, sevgiler, sevgiler, selamlar...

saçma olduğunu biliyordum zaten. ühü...

ben de capon balığı beslediydim zamanında. böyle garip huyları oluyor fakat ya ölür ya da bir kaç gün sonra dolanır durur.

biraz zaman alacaktir.
birkac gun gectikten sonra kendine gelir.

benim japon balıgına annem yarım ekmek içi atmıştı.hepsini yemişti balık.2 gün hiç hareket edemedi öyle şişti kaldi ama ondan sonra 1 yıl falan yaşadı.
ama böyle bir durum yoksa muhtemelen birkaç gün sonra belli aralıklarla ters dönüp yatmaya başlar,kısa süre sonra da ölür.

Soğuktandır, akvaryumcudaki suyun şartları(minarelleri, ısısı, tadı) farklı olduğpundan adaptasyon süreci yaşuıyordur, yeri değiştiğinden dolayı adaptasyon süreci yaşıyortdur. Eğer kafasında gözünde kuyruğunda beyaz benekler yoksa, genel anlamda adaptasyon süreci içinde olanm bir balık psikolojisindeymiş gibi geldi bana.

japon balıklarının doğal ortamı soğuk sulardır. sakın ha suyunu ısıtmaya çalışmayınız.

kesinlikle beklemis su koymalisin. haa balik aldim geldim dur su cesmeden suyu doldurayim icine de baligimi atayim dersen yakin zamanda ya felc gecirir ya da olur.

en az 1 gun beklemis suyun icine koyman lazim baligi. sicak degil, normal oda sicakliginda beklemis olabilir. cesme suyu olabilir ama dinlenmis olmasi sart.

ortam değişikliğinden olabilir. hem yazıktır yau, fanusta beslemeyin.
www.bilyap.com.tr

1) Hiçbir balık fanusta beslenmemeli.
2) İlla beslenecekse japon tercih edilmeli. :)
3) Yerine alışınca biraz daha hareketlenecektir. Bir sorun görünmüyor ortalıkta.

NOT: Su değişim sıklığı ve oranı ile yemleme esasları ile ilgili çarçabuk bilgilen. balığın bu konulara dikkat etmezsen esas o zaman ölür.

NOT 2: Fanus ortamında istediğin gibi öyle hareketli balık falan olmaz. Bunun için normal, hava motorlu, filtreli ve ısıtıcılı bir akvaryuma geçmelisin. Fanusta her ne kadar işkence de olsa sadece japon ve betta splendes beslenir(aslında bu ölmeden idare edebilir demek). Onlar da hareket falan etmez doğru dürüst.

avam kamarası parlamentonun solunda, lordlar da sağda duruyorlarmış diyecem. Ben öyle duymuştum. Geyik de olabilir. Geyik candır.

sol başparmak daha mı kırmızı orada?

16. louis sikine taşağına göre takılmaya devam etsin red hakkı korunsun diyenler meclis başkanının sağına, "kralsa krallığını bilsin siktirtmesin belasını" diyen millet egemenliği savunucuları da soluna oturmuşlar. tabii o zamanlar bu kadar terbiyesiz değillermiş.

uğruna nice olaylar yaşanan kavramların bu kadar basit bir açıklaması olması komiğime gitti açıkçası.

şu kaypak yanar döner göt tayfa yüzünden güzelim liberalizm orospu çocukluğuyla bir tutulur oldu ben ona yanıyorum arkadaş. kimseye de kızamıyorsun, hakeden hakediyo bunu ama olan liberalizme oluyor arada, ooff...

meclisin, parlamento'nun sağı solu derken... ingiltere parlemento'sunda sol görüşlüler, halktan yana konuşanlar (avam kamarası) kraliçe'nin sol tarafında, lordları, burjuvaziyi ve sermaye sahiplerini temsil edenler (lordlar kamarası) ise kraliçe'nin sağ tarafında otururlarmış.

dikkat edilecek nokta parlamento'nun başka herhangi bir yerine göre sağı solu değil, parlamento binası içinde kraliçe'nin sağı ve soluna oturuyor olmaları. yani merkez alınacak kavram kraliçe'nin sağı - solu.

kaynak: Roskin, Michael G., (2007) Global Politics: Politics, Geography, Culture Ninth Edition, Pearson Prentice Hall

Chapter 3 - Britain: Key Institutions.

tarlabaşı'nda bu işin ustaları var. Peruk yapıyorlar tezgahlarında, atölyelerinde. Organik saç ve peruk piyasası orada dönüyor. Daha iyi bir teklif verebilirler. Tabi saçın rengi ve dayanıklılığı, bakımına vs. göre değişiyor diye biliyorum.

abi benim de vardi. baya baya uzundu, cok pis para goturucem saniyordum, sacin telinin kalin olmasi gerekiyormus, olmadi. kalinsa teli problem yok.

bir kiz arkadasim sirti boyunca saci 800 milyona satmisti. karli miydi degil miydi bilmiyorum. bir fikir olsun en azindan.

450 ytl az geldi bana açıkçası. bundan yaklaşık iki sene önce 1500 ytl teklif etmişlerdi bana.. biraz araştırmakta fayda var derim.

biraz önce aldığım bir bilgiye göre bence en iyisi birebir satacağın yani saçlarını kullanmak isteyen birisini bulup satman. çünkü, biraz önce konuştuğum saçlarını senin saçlarının tanımıyla bir tutabileceğimiz bir arkadaşımın validesi saçlarına postiş yaptırmak istediğinde kendisine 1500 ytl gibi bir fiyat çıkarmışlar. ayrıca ne kadar kaliteli olduğunu bilmediğin bir saç için o kadar para veriyorsun. peki bu konunun açıklanmasında arkadaşın annesi ne alaka yaratıyor. şöyle ki ; annesi bu arkadaşıma 300 ytl vereyim bana saçlarını ver demiş evet şaka yapmıyorum... sonuçta bir annenin oğlundan bir isteği söz konusu ve 300 ytl iyi para bunun için. sonuç olarak bana kalırsa en güzel yöntem bire bir satabileceğin birilerini bulmak... ama nasıl bulabileceğin konusunda bir fikrim yok. belki de ilan vermelisin bir gazeteye ;)